Sarmaşık | 0,5-2m | 6-8 Aylar | Ça,Ho,Na | Sapı | Hafif Zehirli
Sofur, Bittersuβer Nachtschatten, Solanum dulcamara
Yabanyasemin
Kır yasemini
K. Köpeküzümü
Familyası: Patlıcangillerden, Nachtçuhatten gewähe, Salanceae
Drugları: Sopursapı, Dulkamarac stipes Sofurun sadece sapı yaprakları döküldükten sonra veya çiçek açmadan önce toplanarak kurutulur.Çayı, Homäopatide Tentürü ve Natürel ilacı yapılır.
Giriş: Patlıcangiller familyasının takriben 2000 alttürü vardır ve bun¬lardan Sofur en önemlisidir. Sofurdan başka Siyah Sofur, S. Nigrum, meyvesi sarı siyah sofur S. Luteum meyvesi sarı, Memeli Sofur, S. Mammosum (meyvesi sarı renkli ve meme şeklinde) ve Büyük Sofur L. Laciniatam’u (meyvesi sarı ve büyük) sayabiliriz. Latince Saları: Ağrı dindirici, dukis, tatlı ve amara; acı kelimelerinden türemiştir. Türkçe Ya¬ban yasemini, Kır yasemini diye anılması yasemine benzemesindendir, fakat bu isimle anılması mahzurludur, çünkü yasemininde oldukça çok türü vardır ve bu karmaşaya yol açabilir. Bu nedenle Sofur ismi ile anılması daha uygundur. Vatanın Avrupa Asya’nın ılıman bölgeleri olup genellikle sulak veya nemli yörelerde yetişir. Sofur eski Romalılardan beri Deri hastalıklarına karşı kullanılmaktadır.
Botanik: Sofur 50 -200 cm boyunda tırmanıcı bir bitki olup çevresindeki Ağaç, çalı, duvar v.b şeylere sarılarak tırmanır, çok yıllık gövdesi köşeli ve çatallaşan bir bitkidir. Yaprakları yumurta veya mızrak şeklinde ve bazen ayrı bazen bitişik olarak iki küçük yaprakçık sap kısmında bulunur. Çiçekleri salkım şeklinde topluca bir arada, Taç yaprakları Leylaki veya lacivert renkli beş adet, mızrak şeklinde ve geriye doğru dönük olup, ortada boru şeklinde sarı renkli döllenme tozluğu bulunur. Meyvesi önce yeşil sonra olgunlaşınca kan kırmızısı renkte yumurta şeklinde ve içinde çokça tohumu vardır.
Yetiştirilmesi: Irmak, göl veya gölet kenarları nemli çimenlikler, mera¬lar ve tarlalarda kendiliğinden yetişen bitki kültür bitkisi olarak yetiştirilebilir.
Hasat Zamanı: İlkbaharda bitki çiçek açmadan önce veya sonbaharda yaprakları döküldükten sonra sapları toplanarak kurutulur ve kaldırılır.
Birleşimi: Birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz.
a) Steroid alkaloit % 0,3 – 3 arasında olup üç ana grupta toplanırlar.
1) Solaniden Tipleri; α – Solanin, α – Chaconin, β1 – Chaconin ve γ – Chaconin bunlar parçalanarak Solanidin ve Şekerlere ayrılır.
2) Spirosolan Tipleri: Solasonin, Solamargin, α – Solamarin ve β – Solamarin suda parçalanarak (hidroliz), δ5 – Tomatidenol ve şekere ayrılır. Soladulcidintetraasit ise Soladulcidin ve şekere ayrılır. Tomatin Tomatidin ve şekere ayrılır. Doğu Avrupa ülkelerinde genellikleSoladulcidin ağırlıklı ve Batı Avrupa’da Tomatidenol içeren bitki alt türleri yetişir.
3) —22,26- Epiminocholestan türüde; Solanocapsin Solacapin ve şekere ayrılır. Alkaloitlere genellikle sakkarozlar C-3-O bağl olur.
b) Steroidspaninler; Diosgenin, Tiogenin ve Yamogenin en önemlileridir. Olgunlaşan meyvelerdeki steroialkacaoitler azotu vererek Steroidsaponine dönüşürler. Bu nedenle de meyveleri pek zehirli sayılmaz.
Araştırmalar:
1) Nordsee – Klinik Norderney’da (Narderney’da (Almanyanın kuzeyinde bir ada) Kuzeydeniz Kliniği. Dr. Med. Reimar Rudolph ve ekibince Çocuk ve yetişkinlerde oluşan toplam 60 allerjik Deri hastaları Ekzama ve Neuradermatiz (Besinlerin sebep olduğu kaşıntılı alerjik Deri hastalığı) karşı Tedavi denemesi yapılmıştır. Hastalardan bir grup kimyasal ilaçla (Bufexamac) diğer grup bitkisel merhemle (Do…) tedavi edilmişlerdir. İki haftalık tedavi süresi sonunda Bitkisel Kremle tedavi olanlarda daha iyi sonuçlar alınmıştır. (Nhp 3.97.447)
2) Kronik Ekzema rahatsızlığı olan 45 hasta üzerinde Bitkisel Kremle (Ce……..) Tedavi denemesi yapılmıştır. Hastalardan 1. hafta sonunda %43 ve 3. hafta sonunda % 62 oranında buy cialis discount iyileşme görülmüştür. Hastalarda daha önce görülen kızarıklık, şişkinlik, kabarcık, kaşıntı, sulanma, kepeklenme ve kabuk bağlama gibi Ekzema rahatsızlıkları büyük oranda iyileşmiştir. (NM 10.95.41)
3) M. Destreich M. Stoeker ve ekibi 536 kaşıntılı, kabarcıklı, kepekli, sulu, şişkin Ekzama rahatsızlığı olan hastaları üzerinde Bitkisel Krem¬le (Ce….) tedavi denemesi yapılmıştır. Hastaların Kimyasal ilaçlara göre daha kısa sürede daha iyi neticeler elde edilmiştir.
Tesir Şekli: İltihapları ve kaşıntıyı önleyici, kanı temizleyici, yaraları iyileştirici, idrar artırıcı, balgam söktürücü, teskin edici ve merkez sinir sistemine etki edici özelliklere sahiptir.
Kullanılması:
a) Araştırmalara göre: Sofur sapının ekstresinden elde edilen Krem baş-ta; kaşıntılı, kabarcıklı, sulu, kepekli, iltihaplı ve şişkin Ekzama hastalığına karşı kullanılır.
b) Komisyon E’ye göre Kronik Ekzamaya karşı kullanılır.
c) Homöopatide: Sofur tentürü başta ekzama, sedef, Norodermatoz (Be¬sin alerjinin sebep olduğu kaşıntılı ve sulu Ekzama), Hava değişimi nedeni ile Üşütme, soğuk ve nemli havalarda Romatizma az¬ma¬sına karşı vücut sıvısının dengesinin bozulmasına karşı kullanılır.
d) Halk arasında: Sofur kremi Ekzama, Sedef ve Nörodermatoz gibi deri hastalıklarına karşı ve Romatizma, ödem, Gut, Metabolizma bozulması, vücut dengesinin bozulması (dyscrasia), üşütme, bronşit, Boğ-maca ve Astmaya karşı kullanılır.
Açıklama: Sofurun birleşimindeki Steroitalkalotler özelliklede Solasodin aynı vücudun kendi hormonu Kortizon (=Cortison) gibi etki göstermekte olduğu tespit edilmiştir. Solasodinin hiç bir yan tesiri yoktur. Kimyasal Cortisonun Kemik erimesi, derinin incelmesi, Şişmanlık ve uzun süre kullanıldığında Böbrek üstü bezlerinin Kortizon üretimini önler. Bu ne¬denle hastanın ömür boyu kimyasal hapa mahkûm kalması gibi nedenlerle bitkisel ilaçları (Sofur krem ve damlası) tercih edilir. (ZP. 6.93.339, ZP.6.95.337, Nhp 3.97. 445)
Çay: İnce kıyılmış bir kahve kaşığı Sofur sapı demliğe konur ve üzerine 300–400 ml kaynar su ilave edilerek 5–10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.
Çay Harmanları:
Gökçek Romatizma Çayı
>20g Harpago kökü
>20g Ayrık kökü
>20g Civanperçemi otu
>20g Atkuyruğu otu
>20g Huş yaprağı
Gökçek Ekzama Çayı
>20g Sofur sapı
>20g Saparna
>20g Menekşe otu
>20g Isırgan otu
>20g Pıtrak kökü
Gökçek Romatizma Çayı
>20g Isırgan otu
>20g Atkuyruğu otu
>30g Harpago kökü
>20g Çobanpüskülü
>20g Civanperçemi otu
Gökçek Bronşit Çayı
>10g Sofur sapı
>30g Sinirli ot
>20g Kekik otu
>20g Zufa otu
>20g Itır kökü
Homepatide: İnce doğranan Sofur sapından 20 g bir şişeye konur ve üzerine 80 ml % 70 Alkol ilave edilir. Güneş ışınlarından uzakta muhafaza edilen Şişe iki günde bir çalkalanır ve 4–6 hafta sonra süzülerek Homöopatide “ Dulcamara” ismi ile anılan Tentür elde edilir.
Bu Tentürden günde 3–5 defa 10–15 damla 4–6 hafta süreyle alınır.
Hastalığın Belirtisi (Sendrom) :
1) Nemli ve soğuk havalarda ağrılar artarsa
2) Sıcak havada soğuğa geçince ağrılar artarsa
3) Deride yaralar hâsıl olur ve romatizmalı ağrılar artarsa
4) El ve ayaklar buz gibi olursa
5) Genel olarak kişi donuyormuş gibi hisseder ve vücudu ısınmaz ise
6) Havalar soğuyunca ve yağmur yağmaya başlayınca burun tıkanıyorsa
7) Soğuk nedeni ile terlemiyor ve dokuları yeterince salgı üretmiyorsa
8) Soğuk içeceklere aşırı istek duyuyorsa
9) Soğuktan sonra Bronşit ve astma azarsa
10) Üşütmeden sonra boyun tutulur, sırt ağrısı, el ve ayaklar uyuşur ve boğaz ağrırsa,
Bu gibi hallerde Sofur Tentürü gerekir.
Yan tesirleri: Tarife uyularak kullanıldığında bilinen bir yan tesiri yoktur. Olgunlaşan meyveleri hemen hemen hiç Steroidalkaloittüreleri içermez. Bu nedenle 40–50 meyve yiyince ancak zehirlenmeye sebep ola¬bilir. Sofur sapının ise 4–6 hafta çayını içtikten sonra 2 hafta ara vermek uygun olur.