Diğer Adları:
Baldıran, Schierling, Conium maculatum
Ağu otu
Baş döndüren otu
Kokar otu
Familyası:
Maydanozgillerden, Doldengewâchse, Apiaceae
Drugları:
Baldıran otu; Conü herba
Baldıran tohumu; Cani fructus
Baldıran otu natürel ilaç ve tentür yapımında kullanılır. Çok zehirli olması nedeni ile çayı içilmez.
Giriş:
Baldıran otunun Kuzey yarım kürede bilinen sadece bu türü Ağu otu; conium maculatum mevcuttur ve Güney yarım kürede Güney Afrika baldıranı; Conium chaerophylloides olarak bilinen ikinci bir tür daha vardır. Latince “maculatum” benekli ve Yunanca “conium” konsostan türemiş olup baş dönmesi anlamına gelir. Almanca Schierling “scerling” kelimesinden türemiş olup pis kokulu anlamına gelir. Bazı yazarlar bitkinin fare idrarı gibi koktuğunu iddia etmektedirler. Türkçe’de bitki genellikle Baldıran veya Ağu otu gibi isimlerle anılır ve bundan da bitkinin çok zehirli olduğu anlaşılır. Bazı sözde yazarlar Türkçe Bal¬dı¬ran’ın almanca Baldrian olduğunu zannetmektedirler. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü Almanca Baldrian’ın karşılığı Kedi otudur. Her yazarın yazdığına inanmakta hatadır. Tarihte ilk defa eski Yunan filozofu Sokrates’in düşüncelerini açıklaması nedeni ile öldürülmesi için Kral tarafından M.Ö 399’da Ağu ot suyu verilmiştir. (Eski Yunanlıların en büyük filozofları Filistin de eğitim görmüştür, Mısırlılar medeniyeti Sümerlerden, yani Türklerden almıştır. Bütün medeniyetlerin kaynağı Sümerler yani Türkler dayanır.) Eski Yunanlılar idama mahkum olanlara Ağu otu suyu içirirlerdi ve böylece suçluları cezalandırırlardı (kendilerine göre suçlu buldukları). Dioskorides ve Plinius haya (testis, husye) ve göğüs bezelerindeki rahatsızlıklara karşı kullanmışlardır. Kraliçe Maria-Theresia’nın Doktoru Störck beze rahatsızlıklarını ve göğüs kanserini Ağu otu ile tedavi etmiştir. Hufeland’da göğüs kanserini Ağu otu ile tedavi etmiş ve bunu diğerleri takip etmiştir. Vatanının Paşa eli ve Türkiye olmasına rağmen günümüzde Avrupa’nın batısından Asya ve Doğu Türkistan’a kadar olan çok geniş alanda yetişir ve Kuzey Amerika’ya da taşınmış olup orada da yabani olarak yetişmektedir.
Botanik:
Ağu otu 50-200 cm boyunda iki yıllık bir bitki olup dikine yükselir ve oldukça sık çatallanır. Gövdesi yuvarlak, tüysü ve üzerinde kahverengimsi kırmızı benekler bulunur. Yaprakları 2-4 çift kanat yapraklardan oluşur ve uçta tek yaprak bulunur. Her kanat yaprakta ayrıca 2-4 adet yaprakçıktan meydana gelir ve de sonda bir tek yaprakçık bulunur. Çiçekleri oldukça küçük olup beş adet beyaz taç yapraktan meydana gelir. Bir şemsiye demeti 8-15 şemsiyecikten ve her şemsiyecikte 10-20 adet çiçekten oluşur. Tohumları 2-3 mm uzunlu¬ğunda 1,75-2,75 mm eninde yumurta şeklinde ve ana kaburgası dalgalı ve üzeri kertiklidir.
Yetiştirilmesi:
Ağu otu yol, hendek, duvar kenarları ve ırmak boyaları ve de viranelerde yabani olarak yetişir ve genellikle güneşli yöreleri sever.
Hasat zamanı:
Temmuz’dan Eylül’e kadar yerden 10-15 cm yukarıdan kesilerek havadar, güneşli ve gölgede kurutulur, şayet tentürü yapılacak ise taze olarak işlenir.
Birleşimi:
Ağu otunun birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;
a) Alkaloitler; yapraklarında %0,1-0,5 olgunlaşmamış tohumlarında %0,2-2, çiçeklerinde %0,25 ve sapında %0,06 oranında bulunur. Alkaloit türevleri; %90’ın (+)-Conün ((s)-Conün) oluşturur ve ayrıca az miktarda; N-Metilconün, beta-Conicein, Conhydrin, Conhydrinon ve Pseudoconhydrin içerir.
b) Polyinler; Falcarinon ve Falcarinolon
c) Furanokumarinler; Bergapten ve Xanthoxin
d) Flavonitler; Diosmin ve Luteolin
Araştırmalar:
Ağu otu ile yapılan araştırmalar çok eski olup günümüze kadar yüzlerce araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar modern klinik araştırmalar olmayıp Homeopati doktorları tarafından yapılan eski usul araştırmalardır. Sokrates’in Baldıran suyu ile öldürülmesi nedeni ile bu bitki oldukça iyi bilinmektedir. Doktor Störck kansere karşı tedavi edici olarak kullanmış (1760) Dr.Hufeland ise Sıracalı beze rahatsızlıkları ve kansere karşı kullanmıştır. BAZIN (1858) Sıracalı hastalıklara, HECKER (1814) Sıraca, kanser, verem, atrofi NEGA (1853) bronşit, ışığa baka-mama, LECLERC (1927) astım, öksürük ve kronik bronşite karşı kul-lanmışlardır. PUCHERT ise haya ve meme atrofisi (bir organ veya olu-şumunun beslenme yetersizliği nedeni ile normal yapı ve görevini kaybetmesine atrofi denir.) ve de adet yetersizliğine karşı etkili oldu¬ğunu gözlemlemiştir. Hugo SCHULZ ise göğüs uruna (meme kanseri) karşı Baldıran merhemi kullanarak başarılar elde etmiştir. Geçmişte Baldıran’la yapılan hemen hemen bütün araştırmalar bu bitkinin başta beze rahatsızlıklarına (göğüs, haya, kulak altı bezi) karşı etkili olduğu görülmüştür. (LBH.II.331)
Tesir şekli:
Teskin edici, salgı arttırıcı, bezeleri kuvvetlendirici, ağrı kesici ve krampları önleyicidir.
Kullanılması:
a) Modern alanda Üniversitelerde klinik araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle bir süre daha beklemek zorundayız ve yan tesir olmayan Gökçek İksiri kullanabiliriz.
b) Homeopati’de; başta göğüs, haya, kulak altı bezi, prostat ve lenf bezi gibi bezlerdeki rahatsızlıklara özellikle de bezelerdeki kanserli urlara karşı kullanılmıştır. Ayrıca baş dönmesi, nevralji (sinirsel ağrılar), merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları, omurilik rahatsızlıkları, depres¬yon, öksürük, bronşit ve astıma karşı kullanılmıştır.
Çayı:
Çok zehirli olması nedeni ile çayı içilmez.
Homeopati’de:
Baldıran otundan (yaprak ve çiçek) 20 gr bir şişeye konur ve üzerine 80 ml %70’lik alkol ilave edilerek 4-6 hafta güneş ışınlarından uzakta muhafaza edilir. Bu süre sonunda süzülerek elde edilen tentür Homeopati’de <<Conium>> adı ile anılır. Bu tentürden 1 ml 99 ml %70’lik alkolle karıştırıldıktan sonra kullanılabilir ve buna D3 denir. D3 isimli tentürden günde 3-5 defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır.
Hastalığın belirtileri (semptom):
1) Uyuşukluk, baş dönmesi, titreme ve felç durumu
2) Başı çevirdiğinde veya yatakta dönünce baş dönmesi
3) Yalnızlıktan ve cinsel gücünü kaybetmekten korkma
4) Avuç içinin sürekli soğuk terleme
5) Ağrılar soğukta, geceleri ve uzanınca artarken yemek yiyince azalır
6) Adet halinden sonra göğüslerde sürekli ağrı ve bu ağrı yürürken veya hareket edince artar
7) Tuza karşı aşırı istek duyarken sütten iğrenir
8) Gece veya gündüz gözlerini kapar kapamaz terlemeye başlama
9) Bezelerin sertleşmesi, göğüs veya hayanın odun gibi sert olması ve dokununca aşırı ağrıması
10) İdrar bırakırken aralıklı idrar yapma (genellikle prostat rahatsızlığı nedeni ile)
11) Kramplı, kuru ve yırtıcı öksürük
12) Dil şiş, kuru, kırmızı veya tabakalı
13) Eklem çatırdaması
14) Kişide dermansızlık, halsizlik, bitkinlik, cinsiyet zafiyeti, hazımsızlık ve baş ağrısı gibi hallerde Baldıran tentürü kullanılır.
Yan tesirleri:
Çok zehirlidir. Bu nedenle mutlaka tarife uymak gerekir. Baldıran mukoza veya derideki herhangi bir yaralanmadan zehirlenmeye sebep olabilir. Ağız yanar, dil felç olur ve kusma, felç, vücudun soğu¬ması, hissizlik ve sonra nefes yolları felci ile neticede sonu ölüm olur. Zehirlenme halinde hemen hastaneye götürülüp midenin yıkanması ve doktor gözetiminde tedavisinin yapılması gerekir.
B) Su baldıranı, Wasserschierling, Cicuta virosa L.
Familyası:
Maydanozgillerden, Doldengewâchse, Apiaceae
Drugları:
Su baldıranı kökü; Cicutae virosae radix
Su baldıranının sadece kökleri tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır.
Botanik:
Batı Avrupa’dan Doğu Türkistan’a kadar çok geniş bir alanda ve özellikle durgun su birikintileri ve bataklıklarda yetişir. Ana yaprakları 5-7 yan yapraktan, yan yaprakları ise üçlü, çift veya tek yaprakçıktan oluşabilir. Her parça yaprak mızrak şeklinde, kenarı kertikli ve koyu yeşil renklidir. Çiçekleri beyaz çok küçük her şemsiyecikte 10-20 adet çiçek bulunur ve 8-15 şemsiyecikte bir şemsiye meydana getirir. Kökleri derinlere gider ve kazık şeklindedir.
Hasat zamanı:
Çiçek açma zamanı olan Haziran’dan Eylül’e kadar ana kök ve yan kökleri çıkartılarak temizlenir ve kurutulur. Tentür yapımında kullanılacak ise taze olarak kullanılır.
Birleşimi:
Birleşimindeki maddelerden en önemlileri; Cicutoxin (Sikutoksin), Cicutin (Sikutin) ve Cicutol ile az miktarda Uçucu yağ içerir.
Tesir şekli:
Teskin edici, yatıştırıcı, krampları çözücü, ağrıları dindirici özelliklere sahiptir.
Kullanılması:
Homeopati’de Su baldıranı sinir sistemi, beyin ve omuriliğe çok tesir eder. Bu nedenle baş, sırt, eklem ağrılarına, düşme, bayılma, sara nöbetlerine karşı kullanılır. Asla çay olarak kullanılmaz.
Homeopati’de:
Su baldıranı kökünden 20 gr ince kıyılarak bir şişeye konur ve üzerine 80 ml %70’lik alkol ilave edilir. Şişe iki günde bir çalkalanır ve 4-6 hafta sonra süzülerek Homeopati’de<<Cicuta virosa>> adı ile anılan tentür elde edilir.
Hastalığın belirtisi (semptom):
1) Bütün kasların kramplı hali
2) Saralı haller (bağırma, inleme ve kulak çınlaması)
3) Düşünürken baş dönmesi ve baş ağrısı
4) Bakarken donuk bakma
5) Kramplar dokununca artar.
Yan tesirleri:
Çok zehirli olması nedeni ile mutlaka tarife uymak gerekir.