Diğer Adları:
Banotu, Bilsenhraut, Hyoscyamus niger L.
Bat bat otu
Bingildek
Bang otu
Bardak otu
Siyah ban otu
Familyası:
Patlıcangillerden, Nachtschattengewâchse, Solanaceae
Drugları:
Ban otu; Hyoscyami herba
Ban otu yaprağı; Hyoscyami folium
“ “ tohumu; “ semen
Ban otunu genellikle tamamı (kökleri hariç) tentür ve natürel ilaç yapımında kullanılır ve nadiren tohumlarının da kullanıldığı olmaktadır.
Giriş:
Ban otu patlıcangillerin alt grubu olan Hyoscyamusgiller’den (banotugiller) olup bu gruba takriben 20 bitki dahildir. Bu bitkilerden en yaygın olarak tıbbi maksatla kullanılan türü Siyah ban otu; Hyoscyamus niger olark bu bitki olup ayrıca az da olsa Mısır ban otu; Hyoscyamus maticus’da kullanılır. Eski yunanca da Hyoscyamus kelimesi domuz baklası olarak anılmıştır. Niger kelimesi ise Latince olup siyah anlamına gelir. Ban otu eski Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar tarafından ağrı kesici ilaç olarak kullanılmıştır. 1850’li yıllarda Hahnemann yaptığı Homeopati tedavi denemelerinde ise sinirsel zafiyet, uyuyamama, ağrı, baş ağrısı ve delirme gibi rahatsızlıklara karşı etkili olacağını beyan etmiştir. Vatanının Kafkaslar, Türkiye ve Paşaeli olduğu ve buradan Asya ve Avrupa’nın sonrada Amerika’nın ılıman iklimli ülkelerine yayıldığı tahmin edilmektedir.
Botanik:
Ban otu 1-2 yıllık bir bitki olup dikine yükselir ve çoğunlukla kendi ağırlığını taşıyamadığından yay gibi eğilir. Yaprakları mızrak şeklinde kenarları dişli ve dalgalı, üzeri tüylü, koyu yeşil renkli, sapsız gövdeye oturmuş şekilde ve değişken sıra ile dizilmişlerdir. Çiçekleri çan şeklinde, uç kısımları beş loplu krem renginde, içi vişne çürüğü veya morumsu renkli ve üzeri ağ şeklindeki damarlarla bezenmiştir. Çan şeklindeki taç yaprağın ortasından dışarı doğru döllenme tozlukları çıkar ve morumsu renklidir. Meyveleri 1-2 cm çapında bardak şeklinde ve üze¬ri kapalıdır. Olgunlaşan meyvenin kapakları açılır ve içinden 80-100 adet tohumu etrafına saçılır.
Yetiştirilmesi:
Türkiye’de yabani olarak yetişen bitkiyi ayrıca yetiştir-meye gerek yoktur çünkü yabani olarak yeterince bulmak mümkündür.
Hasat zamanı:
Bitki çok zehirli olduğundan işin ehli olmayanların topla-maması daha uygundur. Ban otu yaprağı Haziran’dan Ekim’e kadar toplanır, havalı ve güneşli bir yerde kurutulduktan sonra özel kaplarda muhafaza edilmelidir. Malesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca bitki örneğin 5 günde kurudu ise 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece birki kökleri Güneşte kuru-tulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin aktarlarda açıkta satılması kalitesini kısa sürede sıfırlar.
Birleşimi:
Ban otu yaprağının birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;
a) Tropon-Alkaloit türevleri %0,08-0,17 arasında olup bunun %60’ını Hyoscyamin, %30-35’ini Scopalamin oluşturur ve çok az miktarda Belladonin, Tropin, Cuskhygrin ve Apotropin içerir.
b) Flavonitlerden; Rutosid,
c) Ayrıca Tanin, Kolin ve Eterik yağ içerir.
Araştırmalar:
Hahnemann Balon otu yaprağından elde edilen tentürle yaptığı araştırmalarda, bu bitkinin sinirsel zafiyet, baş ağrısı, delirme, ağrı ve uyuyamamaya karşı etkili olduğunu tespit etmişlerdir. Bu araş¬tırmalar yetersiz olup daha geniş çaplı ve modern araştırmaların yapılması gerekir. (LBH)
Tesir şekli:
Teskin eici, krampları çözücü, ağrıları dindirici, salgı üreti¬mini azaltıcı, yaşlılıktan dolayı ortaya çıkan sinirsel hastalıkları önleyici ve titremeyi önleyicidir.
Kullanılması:
Modern klinik araştırmaları yapılmamıştır.
1) Homeopati’de Ban otu tentürü başta; Sara, Histeri (genellikle genç kız ve kadınların duygularını kontrol edememesi), kramplar, çarpıntı, titreme, inme, felç ve Parkinson gibi sinirsel ve ruhsal hastalılara karşı kullanılır. Ayrıca mide bağırsak hastalıkları, astım, bronşit, kramplı, gıcıklayıcı, tahrişli ve kuru öksürüğe karşı kullanılır. Ban otu tozu veya tentürünün tarife uyularak kullanılması gerekir. Aksi halde kişi hayaletler ve vahşi hayvanlar görür.
Çayı:
Ban otu çayı çok zehirli olması nedeni ile içilmez fakat mecburi hallerde 0,5 gr Ban otu yaprak tozu alabilir veya çayını yapabilir. Bu miktar günde en fazla 3×0,5 gr alınabilir veya çayı yapılabilir.
Kompresler:
Ağrıyan kas ve dokulara Ban otu haşlamasının lapası sarılır ise ağrıları iyileştirir.
Ban otu yağı:
Ban otundan 50 gr İnce kıyılarak bir şişeye doldurulur ve üzerine 100-150 ml bitkisel yağ (zeytin yağı, ayçiçeği yağı veya badem yağı) ilave edilerek güneş gören bir yerde 4-6 hafta bekletildikten sonra süzülerek Ban otu yağı elde edilir. Bu yağ ağrıyan kas ve dokulara sürülerek masajı yapılır.
Homeopati’de:
Ban otundan (yaprak, sürgün, çiçek ve tohumları) 20 gr ince kıyılarak bir şişeye konur ve üzerine 80 ml %70’lik alkol ilave edilerek güneş ışınlarından uzakta 4-6 hafta muhafaza edilir ve iki günde bir çalkalanır. Bu süre sonunda süzülerek Homeopati’de <<Hyoscyamus niger>> ismi ile anılan tentür elde edilir. Bu tentürden 10 ml 90 ml %70’lik alkolle karıştırılarak Homeopati’de D3 ismi ile anılan dozaj elde edilir ve bundan günde 3-5 defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır.
Hastalığın belirtileri (semptom):
1) Kişi huzursuz, geveze ve oradan oraya zıplıyorsa,
2) Çok çeşitli hayaletler görme ve taşkınlık belirtileri varsa,
3) Kramplar saralı veya Koreli (kas veya kas gruplarının istek dışı kramplı hareketleri)
4) Kıskançlık ve ev tutkusu (eve gitme, evde kalma)
5) Yüz soluk, sarkık ve titrekli dermansız
6) Uyku rahatsızlığı, uyumak istediğinde vücudunda titreme ve üzerinde karabasan hissetme
7) Atılgan, sert ve yabani kas hareketleri baştan ayağa kadar
8) Suya bakınca veya su akışını duyunca yemek borusunun kasılması
9) Ağız ve ağız mukozasında kuruma, dilin kuru ve derin yırtıklı olması
10) Sürekli tepinmek ve her seferinde ayaklarını değiştiriyorsa
Yan tesirleri:
Çok zehirli olması nedeni ile işin uzmanı olmayanlar için tehlikeli olabilir. Ban otu yapraklarının kurutularak toz haline getirilmiş olan tozundan bir defada en fazla 0,5 gr alınabilir ve bu bir günde 3×0,5gr’ı geçmemelidir. Zehirlenmelerde kişiye tuzlu su içirilir, hemen doktora veya bir sağlık ocağına götürülür. Zehirlenmelerde kişide bulan¬tı, kusma, kendinden geçme, nefes alamama, yutkunma ve konuşma zorlukları görülür.